Labels

algılama (6) beden (1) bildiri (2) birliktelik (1) duyum (1) final (1) glee (2) hafta 13 (1) hafta01 (9) hafta02 (6) hafta03 (3) hafta05 (2) hafta07 (1) ipek (1) juri (1) kant (1) kitapçık (1) kitle (1) mapping (1) metin (1) metinlerhakkinda (2) müzik (2) nil (1) özet (2) poster (1) tartışma (1) video (2) yönelimler (1)

Sunday 26 December 2010

Mekan, Direnme ve Yerelliğin Üretimine Dair

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->
“İçinde bulunduğumuz anda neyin mümkün olduğunu sormak mümkün – ekonomik mağduriyet ve toplumsal durgunluktan başka. Başka var olma yolları bulabilirmiyiz? Küreselleşme bize yüklediğinden başka bir şey almamız mümkün mü? Bunlar, günlük öğrenme pratiklerinden başka türlü yaşamımızı talep eden, çaba gerektiren sorular. “Yerelin ahlakı’nı kurmaya yönelik sorular gibi geliyor bana.”
J.K.Gibson-Graham, “Yerelin Ahlakı”, Mayıs, 2001
<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

Günlük hayatın ‘mekansal mesafesi’ varlığımızı konumlandırmamızı ve toplumsal patikalar örmemizi zorlaştıran bir olgu. Burada ‘toplumsal patikalar’ derken kast ettiğim ‘beraber yaşamak’. Kendimle ve ‘öteki’ yle ilişkim ekonomik ve siyasi kararların belirlediği mekansal örgütlenme aracılığıyla tanımlanıyor. Günlük hayatı yüceltmeyen, ama devinimini göz önünde bulunduran ve araştırma konusu haline getiren ortak bir eylem mümkün mü? ‘Yerellik’ küreselleşmenin ikili yapısının sınırlı çerçevesi dahilinde değil de, bir direniş pratiği olarak düşünebilir mi?
Küreselleşmenin bize yüklediğinden başka birşey olmamız mümkün mü?

Friday 19 November 2010

özgürleşen seyirci, ranciere

"işçilerin kolektif sesi olma imkanı o halde bu estetik kopuştan, işçi olma biçimlerinin birbirinde ayrılmasından geçmektedir. zira tahakküme maruz kalanlar için mesele hiçbir zaman tahakküm mekanizmalarının bilincine varmak olmamıştır; mesele tahakkümden başka bir şeye adanacak bir beden edinebilmektedir. söz konusu olan şey, marangozun bize gösterdiği gibi, durumun bilgisine vakıf olmak değil, bu duruma uygun olmayan "tutkuları, heyecanları" edinebilmektir." sf.59

özgürleşen seyirci, ranciere.

Monday 1 November 2010

bir özet daha

Dış – hegemonya

küreselleşme

ekonomi

politika

medya-iletişim araçları

devlet

temas

Konut

İç – beden

ruh

mekan

Proksemi

Ev idealize edilmiş form mu?

Zaman endeksli hareketin esas alınması ile diyagram üretme

Yol ev olsa

İş-ev tüketim

Kent konut mülkiyet-aidiyet

Asansör ev

Gerçek olan durum- ütopik durum

Konutta kişiselleştirmeye izin var

Başka yerler hep başkalarınındır

Evsizler her yere air hissederler

Evsizler-hareket haline-insiyatif

Sabit noktalar-sınırların içinde var olabilmek için

Konut satın alınabilen birşey

Toprağın değil de hayalin değeri

Ev- hayal

Beden- madde- saat

Zaman sınırlamasını kaldırmak

Hegemonyanın yarattığı algıyı değiştirmek için mekanı dağıtmak

Anlık hacim

Ses- temassızlık bizi bakmaya yönlendiriyor

Islak /kuru- temas/bilinç

Aura- kültür endüstrisi

Evsiz- hareketli sınırlar

Tesadüfi- muğlak- bütünlük

Bütünleşik olarak kentsel konut

Yer’in olması/ sınır ihtiyacı

Hareketli sınırların olması

Obje- evi hatırlatan

Hepimiz evsiz miyiz?

Ev sadece araç olabilir mi? – sonuç değil de

Bu kente dair insiyatif almamızı sağlar mı?

İnsiyatif alınca ne oluyor?

Sabit nokta ihtiyacı

Sıvı-katı olma durumu

Yaratıcı eylem / dinamik / durağan olmayan

Zamanı tek gerçeklik olarak kabul etsek ne olur?

İş konut kamusal alanı yapıştırınca yol kayboluyor

Aslında kamusal- özel alan geçirgenliği azalıyor

Daha kocaman sınırların oluyor

Mutualist yaşam

Yumuşak olma/ devingen olma

Çalışma alanı/ ev alanı

Videodaki fişler

Komşu olma durumu yok o yüzden mi evsiziz?

Tasarımcı deformasyonu

Konuta dokunmak/ sürece dokunmak

Heimatlos- evsiz adam

Adres tarifleri

30m küplük hacimler küçülse ve yolda olsa?

Düzenli bir hayat mı gerektirir?

Metroda hiç koltuk yok

Boş alan- sadece kamusal hizmetler doluluk yaratıyor

Durağan olduğun sınırla yolda konutunu oluştursan

Fiş takmak?

Metro-metrobüs-tren

Kişiselleştirme

Bilinçli-bilinçsiz davranışlar

Çocukların kişiselleştirmesi

Mülkiyet algısı yok

Mahalle- konutun enerji alanı

Asansör dikey yolevsiz-tercih-kapalı mekan işlevi

Şehrin altyapısı evsizlere göre şekilleniyor

Evin odalarını dağıtmakevli olmak-kentli olmak’a dönüşüyor

Yoldaki zamanı ve mekanı yok ediyoruz- mülkiyet algısını kırmak

Evsizler evi- 15gün orada kalabiliyorsun

Evsizler dünya kupası

Düğümü çöz ve yeniden at

Kitap biriktirme kutusu

Yola mekansız ve zamansız diyoruz bilgi içeriği 0, olasılığı yüksek

Bilgi içeriğini arttırdıkça zamansallık ve mekansallık katabilir miyiz?

İstemeyerek evsiz kalmak

Biriktirmek-dağıtmak

Otobüste çiçek yetiştirmek

Kentte anonim olmak

Bağımlı-bağımsız olma durumu

Kızıderili çocuk-toplumun bir parçası

İlerlemeci ideoloji- egosantrik

glee

antwerp istasyonunda olanı izlemiştim ilk olarak. çok etkilenmiştim.
bunu da izleyince şöyle düşündüm,
istasyon zaten sürekli olarak akan bir mekan dinamik hareketli o yüzden oradaki anlık mekansal değişim insanların eylemini bozmuyor, tabiki ortadan geçecek adam kenardan geçmek zorunda kalıyor ama ritmi bozulmuyor. hatta dans ediyorlar.
oysa alışveriş merkezindeki eylem, genel olarak kararsız adımlarla yürümek olduğu için-şunu mu alsam buraya mı gitsem-yani içinden gelen bir sıkışmışlık duygusu olduğu için burada bedenin hareketi dansla karşılaşınca ifadesiz kalıyor. dans edemiyorlar, donuk görünüyorlar.


Saturday 30 October 2010

artie-safety dance

sizce de burada rahatsız edici bir şey yok mu?
ben bu şarkıyı çok beğeniyorum. glee dizisini de çok beğeniyorum.
ama mekan kullanımı çok ilginç bence. toplu dansı alışveriş merkezinde çekmiş olmaları. ve daracık bir alan esasında. hatta bu yüzden bazen görüntü çevredeki insanların kameralarından gösteriliyor.
şarkının tadını çıkarın!

özet. zihnimizin haritalaması.

özetimiz:

hegemonya-konut-beden

konut ve beden nasıl ilişkili? konut ve hegemonya nasıl ilişkili?

hiyerarşik veya döngüsel bir ilişki kurulabilir mi?

mimarlık reçeteleri.

“insan bir vücut ve bir ruh değil, bir vücut ile bir ruhtur” merleau-ponty

temassızlık. standardizasyon.

yersiz.

kırmızı yı kullanımı üzerinden anlamlandırırız.” erkut sezgin

“simülasyon oluşturan dil üzerinden var olanı okumak. simülasyonları okumak değil. bu bir yöntem.” ayşe şentürer.

“gözetleyici bir noktadan başka bir şey olmamak. panopticon.” kent içinde yürümek. bkz.http://en.wikipedia.org/wiki/Panopticism

atık:işlenemeyen

“işlevselliği ön plana çıkaran düzenleme ilerlemeye (yani zamana) öncelik vererek gerçekleşme koşulunu (yani uzamı) yok saydırmaktadır.”

“metropol tipi bireysellik. para ekonomisi. hesap.kaça?usanmışlık.” simmel

haritalama çabaları.

konut neresi? hapishane/yurt neden konut değil? mülkiyet.

vatandaşlık hakkı. evsiz kimdir? kentte nasıl varolur? 

kent:sermayenin hayali.
ev:kimlik

hegemonyanın yarattığı mülkiyet algısını değiştirmek için mekanın varoluş sınırlarını kırmak.

yol. ev-iş arası. ayağımızı atınca evde olsak.

özel alan0---------100kamusal alan  <?

kentteki bireyin sosyalize olma tarzı. 

evsiz tipleri.

cenk in tezi.

sinematografik metinler.

17.10.2010 nil in metrobüs gezisi:



“yerleşikler mekanı göçebeler zamanı kullanır.” ferhan yürekli


göçebeler evsiz midir?
mülkiyet bir kontrol mekanizması mıdır?

“yumuşak sistem.” kwinter

“egosantrik.” norberg schulz.

“the chance of a place for dwelling is never accidental”

“benlik zamana eşilk eder ve bedenin kendisi çürür ve kendisini yeniden üretirken kişiyi bir arada tutan nedir? benliğin çatısı nedir? ölen her hücre bir hareket örüntüsü içinde yeni hücreler kimliğin belleğini aktarır. bu mekan içinde bir izdir. bu zamanın mekan bulmasıdır.” anytime konferansı

“bir kategori olarak zaman bizim karşısında ölçü ve konum belirlediğimiz bir tür ölçü işareti olarak işler-tümüyle kendisine özgü nesnelliği olan bir durum.”saskia sassen

“okunabilirlik gösterdiğinden fazlasını saklar.” production of space

biz evsizler için evsiz miyiz? kenti kullanmadığımız için?

senin hayatın için bir başkasının hayali devreye giriyor. manipülatif.

çocukların kişiselleştirmesi. mülkiyet algıları yok. henüz hegemonyayı ezberlememişler.

öneri1-yukarıda giden bir beyoğlu

öneri2-yollar banka/cafe/hastane olsa. kent yol olur.

öneri3-30m3
        -sabit
        -mobil
        -sabit+mobil
        >kent küçüldü

tasarımcı deformasyonu

iki ikamet arası nasıl dolduruluyor? yol kendini nasıl oluşturuyor?

kentin kendisinin farklı rotalar oluşturabilme potansiyeli nedir?

bireysel deneyimlerin çoğaltılması/kentin imkanlarını kaleydoskopik olarak çoğaltması.

en verimli aralıklar?

nasıl yığılmalar?

eğlenceli rotalar?

üzerine yerleşebilme imkanı?

yaratıcılık-rota?

kentle ilişki kurma arayüzünü arttıran her türlü barınma faaliyeti

ev kiraları

rota seçeneklerinin zenginliği

“seyirci olmak hem bilmek kabiliyetinden hem de eylemek kudretinden kopmak demektir” ranciere

herkese mobil alanlar versek. herkese mobili taşısa. koltuklar yerine bunlar olsa toplu taşımda. yaratıcı mekan.

yolda zamanı ve mekanı yok ediyoruz!

mülkiyetin sınırlarını dağıtmak.

popper-“yağmur yağacak.”
       “iki hafta içinde yağmur yağacak.”
  “iki hafta içinde istanbul a yağmur yağacak.”
   zaman ve mekan eklendikçe ihtimal düşüyor.

düğümü çöz ve yeniden at!

metrobüs
metro
otobüs
banliyö

anket

Sunday 17 October 2010

tartışma


1.
Hakan Şengün ün söylediği şeyi yeni algılıyorum.
Evin varoluş sınırlarını dağıtarak mülkiyet algısını değiştirmek; hegemonyanın üzerimizde kurguladığı rolleri değiştirmek için zayıf bir söylev. Hego.nun mülkiyet algısını değiştirip yeni bir algıyı ne için yaratıyoruz? Dedikki maddeleşen bedenleri değiştirmek. Şu anda bence maddeleşmeyen beden ve ev ve hego arasında ilişki kurmak gerekiyor.
Çünkü ürettiğimiz hikaye gerçekte belki yeni bir ritüel olup zincirdeki yerini alacak.
Bu durumda ev algısı nedir?
Biraz yön değiştirmdim ve bugün banliyöde bir tur atarken bunu düşüneceğim.

görüşmek üzere!

2.

not:
kendimizi korkak archigramlar olarak görmeye başladım.
şöyle: iş ve yol ve konut olarak parçaladık. sonra iş i gerçeklik olarak kabul edelim ve yol ve konuta bakalım dedik.

bu dualizmi yani kapitalizmi kabul etmek. bunu kabul edip ve bunu eleştirip bir şey öneriyoruz.
bu bir yol. ve sonunda ürettiğimiz şeyin yeni bir ritüel olması ve zincire katılmasını önerebiliriz.
bunu yapıcaksak temas gibi önemli şeylerin üzerine çokça gitmemiz gerekiyor.

başka bir yol; iş i yol u ve ev i bütün olarak ele almak ve herşeyi yerle bir etmek. o zaman mülksüzler deki gibi yepyeni bir kurgu oluşturabiliriz ya da archigram gibi. o zaman da heryer konut heryer iş olabilir aidiyetlik sıfır olur ve algıladığımız hegemonya değişir. bunun sonuçları bir yandan korkunç olabilir. tam tersi bir durumu gerçekleyebiliriz. yani bedenin maddeleşmesi için uğraşıp onu bir makineye bağlayabiliriz. (bakınız archigram). ama çıkan başka sonuçlar çok ilginç olabilir.

Wednesday 6 October 2010

not:imge-algı-duygulanım



İmge çevredeki veriler, biz ve çevremizdeki bedenler: algı belleğimizin de etkilediği, eylem merkezi beden olan şey.
Algının bellek süzgecinden geçmesiyle emilmesi: duyum-duygulanım.


merleau ponty vs marx


my body is not a collection of adjacent things but a synergic system, all the functions of which are exercised and linked together in the general action of being in the world.  phenomenology of perception

manifesto'nun ilk bölümü "burjuvalar ve proleterler" bugünkü adıyla modernleşme sürecinin genel bir görünümünü sunmayı ve marx'ın devrimci doruk noktası olacağına inandığı olayın yer alacağı sahneyi kurmayı amaçlamaktadır. burada marx, modernliğin katı kurumsal çekirdeğini tasvir eder. birinci olarak, bir dünya pazarının doğuşu vardır. bu dünya pazarı yayıldıkça değdiği her yerel ve bölgesel pazarı yok eder. üretim, tüketim ve insan ihtiyaçları giderek uluslararası, kozmopolit bir nitelik kazanır. insan arzularının ve taleplerinin kapsamı, giderek çökecek yerel pazarların kapasitelerinin çok ötesine ulaşır. iletişim dünya ölçeğine genişler ve teknolojik bakımdan karmaşık kitle araçları ortaya çıkar. sermaye giderek daha az elde yoğunlaşır. bağımsız köylü ve zanaatkarlar kapitalist kitlesel üretimle rekabet edemez; topraklarını terk etmek, atölyelerini kapatmak zorunda kalırlar. katı olan her şey buharlaşıyor.

habitat



algı



Tuesday 5 October 2010

algılamada üçlü yapı

Kantın şöyle bir üçlemesi var:

-fenomen
-kendinde şey
-görünüş - idea

fenomen: öznelliğin biçimi tarafından oluşurulan şey.
kendinde şey: öznellik tarafından oluşturlmayan ama onu etkileyen şey. kendinde şey deneyimlenemez ama kavramsallaştırılabilir. Bu yüzden tanıma yetimizin ancak sentetik yargı olacağı sonucu çıkar. Kant kendinde şey'i kavrayan düşünceleri 'aklı haksız iddiası' diye ifade eder ve bu düşüncelere 'görünüş' der.
görünüş: Idee, idealar da denilir. Ne gerçek dünyadır, ne de değildir.

Lacan aynı üçlemeyi: gerçek, simgesel ve imgesel diye kurar.

Bu üçlü yapı birlikte işler. Birinin bile atılması yapıyı tehlikeye sokar. Marx ve Nietzche de benzer yapılar kullanmıştır.

Algılama ve algının bilgiye dönüşmesi de belki bu üçlünün işbirliğiyle oluşuyor.
İlgili bölümler Kojin Karatani - Metafor Olarak Mimarlık sayfa 42-43-44 te.